YAZAMAK

yazamak ihtimalim...

Salı, Haziran 27, 2006

Canımın yangını çok büyük abi, canım burnumda (yalçın, dün)

Alev alev yandığım doğru. Ama sen yine de ver…ver ateşe…ver bizi, evimizi. Bir iz bırak burda…Çünkü iz bırakanlar unutulmaz aşkım figanım, gülüm baharım. Yana yana kış oldu zaten yazım ve ben bu yaz efkarlıyım, başım duman…
Halim duman. Satırlar bile uçar gider aklımdan. Sana sarı laleler falan aldım çiçek pazarından… ama senin gözün yüksekte, benim bir kuru aşkım var. Cesaretim yok ona da, çarpsa da senin kalbin bir başka…
Kalbin ellerin kadar küçük. Adın yok sırtın var bana dönük, bükük. Biliyorum duymak istediklerin bunlar değildi. Ama suya yazı yazmak gibiyse seni sevmek, artık bana kısa cümlelerin kurulacağı bir yalnızlar rıhtımı gerek…

Nakarat (iki kez);
Saklamadım sevgimi, bitermi?
Beklediğim geceler gelir mi?
Bu sabahların bir anlamı olmalı ama demi?
Akşamlarsa böyle midir hep, sessiz?
Işıkları yakın nedir bu giz?

“H” baba sana, senin en sevdiğin şeylerden (yani şarkılardan) kolajımsı bir hediyem var. Hayrını gör.Biraz geyik oldu ama idare et.
Ha bu arada; “emin abi çevirsene önünü..evet hocam..sultan var cumhuriyet var..kuyruğun yok sevgili kurbağa”:)

Cuma, Haziran 23, 2006

"M"

Ah bir kapanabilsem...adımın baş harfi gibi.
Boş sesler, güzel bir cümle olsa ne girdap kalır içimde, boşluğunda savrulduğum, ne de bekleme odası yalnızlığım bakar aynadaki ters akrep ile yelkovana.
Bir soru olurum belki, belki de sır. Cümlesi gizli ve öznesiz bir bahar akşamı olurum iklimimde yas ve is kokulu sarhoş akşamlar…
En çok karpuz gelir akla bide yaşamdan istenen garantiler.
Ölümden garanti isteme yaşın gelir sonra; “Allah ele ayağa düşürmesin” terennümleri annelerden miras.
Çekilir bir dert isteme yaşına sokmadan seni, mumsuz “yaş” pastaların; önce korkularına bağlanmayı, sonra onlardan arınmayı öğrenirsin.
Bir göz yaşından kaçmak için korkar adım koşuşlarının son bulması, arındım anlamına gelir sanırsın. Oysa alışmışsındır sadece ve yorulmuş…
Korku hayatınla şaka gibi oynar ve “her şakanın altında bir gerçek yatar”.
Böyle derdi anneler babalara ve tek celsede boşandılar…

Salı, Haziran 06, 2006

BEN(İ) KUSTUM

Gafil, avlanmaktadır bir yaz dönümünde. Kendini ifşa etmiştir artık.
Korkusundan sığındığı her liman kendi manşetidir, satır arası olduğu
En saf duyguları kendine duvar yaparken; aşkı mesela, sevgiyi örneğin
Ezilmişliğin ve hazmedemezliğin verdiği hınçla ispata çalışır kendini
Bitiktir, yitmiştir...

Gafil, avlanmaktadır bir kış bitiminde. Kendini rüsva etmiştir artık.
Kopyayla aşırdığı her kelimesi, bir savunma vecizesidir okuduğu
En edebi satırlarla yalan döşenirken; şiire mesela, öyküye örneğin
Olmazlığın ve olduramazlığın yarattığı baskıyla satmaya başlar kendini
Ziyandır, şeffaftır...

Hayat sandığım şey, sürdüğüm bir cezadır...