Canımın yangını çok büyük abi, canım burnumda (yalçın, dün)
Alev alev yandığım doğru. Ama sen yine de ver…ver ateşe…ver bizi, evimizi. Bir iz bırak burda…Çünkü iz bırakanlar unutulmaz aşkım figanım, gülüm baharım. Yana yana kış oldu zaten yazım ve ben bu yaz efkarlıyım, başım duman…
Halim duman. Satırlar bile uçar gider aklımdan. Sana sarı laleler falan aldım çiçek pazarından… ama senin gözün yüksekte, benim bir kuru aşkım var. Cesaretim yok ona da, çarpsa da senin kalbin bir başka…
Kalbin ellerin kadar küçük. Adın yok sırtın var bana dönük, bükük. Biliyorum duymak istediklerin bunlar değildi. Ama suya yazı yazmak gibiyse seni sevmek, artık bana kısa cümlelerin kurulacağı bir yalnızlar rıhtımı gerek…
Nakarat (iki kez);
Saklamadım sevgimi, bitermi?
Beklediğim geceler gelir mi?
Bu sabahların bir anlamı olmalı ama demi?
Akşamlarsa böyle midir hep, sessiz?
Işıkları yakın nedir bu giz?
“H” baba sana, senin en sevdiğin şeylerden (yani şarkılardan) kolajımsı bir hediyem var. Hayrını gör.Biraz geyik oldu ama idare et.
Ha bu arada; “emin abi çevirsene önünü..evet hocam..sultan var cumhuriyet var..kuyruğun yok sevgili kurbağa”:)